Yitirilen Ruh: Kahramanların İzinde Yol
Osmanlı İmparatorluğu’nun izlerini taşıyan Sinan Dede Camii ve türbenin, 1700–1813 yıllarına kadar uzandığı vakıf kayıtlarında belirtiliyor. Doğurganlık duasıyla ziyaret edilen türbe, köyde bulunan ve ulaşımı oldukça zor bir noktada yer alıyor. Evler arasından, patikalardan ve yabani otların arasından geçerek ziyaret edilen türbe ve şehit mezarı, ziyaretçilere meşakkatli bir yolculuk sunuyor.
Son zamanlarda adı Durağan Halk Eğitim Merkezi’nde duyulan Şehit Niyazi Uğur’un mezarı, türbenin hemen yanında bulunuyor. Ancak, bu manevi ve milli değeri taşıyan alan için bugüne kadar ne bir yönlendirme levhası konuldu ne de ulaşımı kolaylaştıracak bir düzenleme yapıldı.
Bölge halkı ve ziyaretçiler, ormandan açılacak sadece 200 metrelik bir yolun, ulaşımı önemli ölçüde kolaylaştıracağını belirtiyor. Mevcut yolun, şehidin anısına ve inanç turizmi açısından önemli bir merkeze layık olmadığı ifade ediliyor.
Prof. Dr. Halit Çal’ın kaleme aldığı ve önemli bir kaynak olan “Boyovası / Boyabat Kazasında Türk Mimarisi” kitabında, Sinan Dede Camii’nin 1700–1813 yılları arasında vakıf kayıtlarına göre aktif olarak kullanıldığı belirtiliyor. Caminin kitabesi olmamasına rağmen, Abdal Dağı’ndan alınan yıllık vergilerle görevlendirilen kişilere dair belgeler bulunuyor. Türbe ile ilgili doğrudan bir kayıt olmamasına rağmen, ahşap yapıyı çanta tekniğiyle inşa eden Sinan Dede’ye ait olduğu belirtiliyor.
Eski sağlık hizmetlerinin sınırlı olduğu dönemlerde sıkça ziyaret edilen türbenin eski bekçisi Nazmi Uğur’un hatıralarına da eserde yer veriliyor.
Durağan’ın tarihi mirası ve vatan şehidi adına büyük öneme sahip bu ruhani noktasının, hak ettiği değeri görmesi için yetkililerin adım atması bekleniyor.
Post Views: 20